
Dünya’nın en önemli önlenebilir ve aynı zamanda erken ölüm nedenlerinden biri olan sigara, hem kullananlarda hem de kullanmadığı halde sigara içilen ortamlarda bulunma sonucu pasif olarak soluyan insanlarda çok önemli ölümle sonuçlanabilecek hastalıklara yol açmaktadır. Gerek kullanan kişiye, gerekse pasif içicilere verdiği zararlar sigara alışkanlığından kurtulmanınönemini artırmaktadır (Dabak, 2004).
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) madde bağımlılığını “kullanılan bir psikoaktif maddeye kişinin daha önceden değer verdiği diğer uğraşlardan ve nesnelerden belirgin olarak daha yüksek bir öncelik tanıma davranışı” olarak tanımlamaktadır (Kesim, 2004). Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bağımlılığı, “düzenli olarak günde bir sigara içme” olarak tanımlamış, sigarayı “dünyanın en hızlı yayılan ve en uzun süren salgını” olarak gördüğünü ifade etmiştir (Nakajima, 1997). Bağımlılık kişinin madde alımı üzerindeki kontrolünü kaybetmesini ifade eder. Bağımlılığın ortaya çıkmasında psikolojik, biyolojik, kalıtımsal, sosyokültürel etkenler ve aile etkili olabilmektedir. Erken ergenlik dönemi bağımlılık açısından risk oluşturmaktadır. Bu dönemde sosyal çevre ve arkadaş grubu gençleri önemli ölçüde etkilemektedir. Çevresel etmenlerden etkileşimin en çok olduğu bu dönemde, ‘’model’’ olarak seçilen kişinin (anne-baba, yakın akraba, arkadaş, …) sigara içiyor olması bireyin sigara kullanmasına yol açabilmektedir. Özenti ile başlayan içicilik zamanla bağımlılık olarak devam etmektedir (Kutlu, 2002). Alfred Adler’e göre güçlü olmak, yeterlilik,üstünlük duyguları insan gelişiminde ve davranışlarında önemli belirleyici roller üstlenir. Yeni şeyleri deneme merakı, yetişkinleri model alma, arkadaş grubuna ait olma toplum tarafından kabul edilme ve birey olabilme duygusuyla ergenler sigaraya yönelebilmektedirler. Ergenler birey olabilmek için gereken özgüven ve cesareti sigaradan almaya çalışmaktadırlar. Ancak sigara ile sahip olacaklarını düşündükleri özgüven ve cesareti sağlayacak olan bireylerin kendileridir. Bireyler akıllarını etkin kullanmayı öğrenerek bilinçlenip bilgi ve değer üretebilmeli, böylelikle yetişkinlerin davranışlarının doğru olup olmadığını sorgulamalı, yanlış davranış ve yaşam tarzları örnek alınmamalıdır.
Sigara kişilerde fiziksel ve psikolojik olmak üzere iki tür bağımlılık yapmaktadır. Kişi önceleri sigarayı keyif için içer ve herhangi bir fiziksel zorunluluk hissetmez. Ancak bir süre sonra kişi artık içmekten zevk almasa da sayıca artmış olan nikotinikreseptörler kişiyi sigara içmeye zorlar. Sigara, hücreleri bir virüs gibi nikotinle yaşamaya alıştırıp mutasyona uğratarak onlarınikotinsiz yaşayamaz hale getirir. Ancak fiziksel bağımlılıkta geri dönüş vardır. Nikotin, insan beynini etkileyerek, kişiye ödül gibi gelen davranış değişikliklerine neden olmaktadır. Bundan dolayıkişi, sigara içme davranışını daha sık tekrarlamaya güdülenmekte ve daha sık sigara içmektedir. Fiziki bağımlılarda sigara alınmadığında yoksunluk belirtileri ortaya çıkmaktadır. Bu belirtilerin sigara içildiğinde kaybolması sigaranın ödüllendirme işlevine aracılık yapmasını sağlar. İnsanlar sigarayı bıraktıklarında mutlu anlarını doyasıya yaşayamayacaklarına, sinirlendiklerinde sinirlerini bastıracak destekten yoksun olacaklarına ve böylece mutsuz olacaklarına inanmaktadırlar. Sigarayı bıraktıklarında kilo alacaklarını düşünmekte bu sebeple de fiziksel değişime uğramaktan korkmaktadırlar. Bütün bunlar insanların sigarayla mücadelelerine engel olarak hazırladıkları savunma mekanizmalarıdır. Savunma mekanizmaları bireylere geçici bir fayda sağlayıp, kesin çözüm getirmedikleri gibi sürekli kullanılması durumunda kişileri gerçeklerden uzaklaştırır. Bireyler sigarayı bıraktıktan sonra sigaraya yeniden başlamamak için girecekleri irade savaşından da korkmaktadırlar. Önemli olan sigarayı geçici bir süre bırakmak değil, bağımlılıktan irade gücüyle tamamen kurtulabilmek ve bunu sürdürebilmektir. Mark Twain bunu "Sigarayı bırakmak kolay ben bunu bin kere yaptım"sözü ile anlatmıştır. Psikolojik faktörler sigarayı bırakmayı zorlaştırabilmektedir. Bu faktörler kişiden kişiye değişmektedir. Bu sebeple tüm insanlara uygulanan tedavi yöntemlerinin aynı olması istenilen sonucu vermemektedir. İnsanlar bırakma konusunda pek çok farklı nedenden dolayı sıkıntı yaşarlar ve bunlara yardım için değişik yöntemlere ihtiyaç vardır. Kişiye özel tedavi yöntemlerinin uygulanması daha fazla yarar sağlayacaktır. Gerçek şudur ki sağlığa zararlı olmasına karşın sigara bağımlılığı ve sigara kullanımı önlenebilir bir sorundur. Yalnızca içenleri ilgilendiren bireysel bir sorun olmasının ötesinde içenlerin yanında yaşayan bireyleri de etkileyen ciddi bir psikososyalsorundur. Sigara bırakmada birinci derecede kişinin kendi isteği, kararı ve iradesi etkili olmaktadır. İnsanlar düşünce tarzlarını, olaylara bakış açılarını ve olayları değerlendirme tarzlarını değiştirmeli, sigarının onları psikolojik olarak emri altına almasına izin vermemelidirler. Kontrolü sağlayacak yetiye ve güce sahip olan sigara değil bireydir.
Evrenin en muhteşem varlığı olan insan hayatın hiçbir evresinde mükemmele ulaşmış değildir, aklını etkin kullanarak her zaman yeni bilgi ve değerler üretmeli var olana katkıda bulunmalıdır. Bu farkındalığa sahip olan insanların sigara bağımlısı olmaları söz konusu olmayacaktır.